Photobucket

5 Aralık 2010 Pazar

SECOND!!!

Öncelikle hepinizden özür dilerim millet, uzun süredir buraya bir şey yazamadım. Türlü badireler atlattım, arada sosyal hayatıma ağırlık verdim, o yüzden bilgisayar başında geçirdiğim zaman azaldı. Taşındım, ettim derken burayı çok ihmal ettim, o yüzden müteessirim. Bu açığı kapatmak için canla başla çalışacağıma şerefim üzerine ant içerim. (ant içmek ne lan? sıvı mı lan bu ant?)

Neyse, arada burada yokken yaptıklarımı arada bir anlatacağım ama şimdi konumuza dönelim:




















Sene 2006, Roxy Müzik Ödüllerinin bilmem kaçıncısında YÜXEXES Dergisinin özel jürisinin üyesi olarak finallere gidiyorum. Genelde gruplar bana pek iç açıcı gelmiyordu. Ama o finallerde başta MAKİNE olmak üzere birkaç grup ilgimi çekerken, bir grup vardı ki ilk notalarını duyduğumda "hassss... bu ne lann!" dedirtmişti bana. Sahneye baya rock'n'roll ruhuyla çıkmış 4 genç cayır cayır punk rock çalıyordu. Catchy besteler, süper sözler ve sahne duruşları sayesinde İstanbul'da değil de California'da yarışmaya geldik sandık.

Bahsi geçen giriş:


Ardından çaldıkları 3 şarkı da dibimi düşürdü ve bu adamların elini sıkmam lazım dedim kendi kendime. Fakat, grup sahneden indikten sonra ortadan kayboldu. Aradan bir kaç dakika geçmişti ki bir genç gelip "abi sen Antisilence Erdem değil misin?" dedi. Nereden bilebilirdim ki o gece çok seveceğim, iyi bir dost daha kazanacağımı?


(Bu ülkede yapılmış en güzel coverlardan biri)

O günden sonra SECOND ve üyeleri bir süre hayatımın hep bir anında bulundular. Birlikte İzmir'e gitmeler (ki ikinci İzmir seferinde 24 saat içerisinde 8 öğün yemek yemiştik!), İstanbul'da provalarına katılmalar, birlikte içmeler falan derken, askere gittim ama döndüğümde gördüm ki grup üyelerinden Deniz İsveç'e, Özgür de Avusturya'ya gitmiş. Grup başka kadro oluşturmuş, ki yeni arkadaşlar da bir diğer hastası olduğum ve Second sayesinde tanıdığım Vanilla grubunun üyeleriydi ama kimya tutmamış olacak ki, bu kadro ilerlemedi. Ardından işlerim falan derken, iletişim koptu malesef.

Bir gün grubun gitar/vokalisti Özgün'den bir e-mail geldi. İçinde yeni bir şarkı vardı! Dinler dinlemez telefon açıp ağır küfürler saydırdım, zira şarkı çok güzeldi ve biz Türkler sevdiğimiz, hayran olduğumuz şeylere, kişilere küfrederiz! (bkz: Ulan orospu çocuğu nasıl gol attı, helal be!) Telefonda bana tekrardan toplandıklarını, arada provalar falan yaptıklarını söyledi, ben de bir an önce görüşmemiz gerektiğnii söyledim. Ama benim eşşekliklerim ve yoğunluğumdan ötürü anca 3 ay sonra görüşebildik. Sonuç ise geçtiğimiz Cuma gecesi (3 Aralık 2010) gerçekleşen konser oldu. Sıkı provalar, tanıtımlar, bir araya gelip geyikler ve iş konuşmalar, bitmek bilmeyen e-mailler ve telefon konuşmaları derken beklenen gün geldi.

Second saat 01.00 gibi çıkacaktı sahneye, saat 00.00 iken Pulp çok kalabalık değildi ve resmen bütün keyfim kaçmıştı, "o kadar uğraştık, bu konser daha kalabalık olmalıydı" diyordum ki saat 00.30 gibi mekan bir anda doldu! Punkından, ciksine, metalciden, cool tiplere, hatta sanki sosyete düğününe gelmişine kadar her çeşit insan vardı içeride.


Second sahneye çıktığında salonda yerinde duran bir kişi bile yoktu. Bütün herkes birlikte şarkıları söylüyordu. Hatta grup üyeleri bu tepkiden öyle duygulandılar ki, şarkı aralarında seyirciyle konuşurken cümle kuramıyorlardı. Seyirciye katılıp sapıtmaktansa uzaktan onları izlemeyi, hasret gidermeyi tercih ettim. Grup Balıklı Rum Balıkçı Ruhum'u çalarken araya IRON MAIDEN'dan Afraid To Shoot Strangers'ın gitar melodisini ekleyerek her punk metalci doğar dedirtti.


Sonlara doğru, üst kata çıktım ve grubu sahnenin üstünden izledim. Özellikle Ardından çalarken, seyircinin şarkıya katılımı inanılmazdı. Herkes şarkıyı ezbere söylüyordu.


Ve kapanışı grubun en eski bestelerinden biri olan İçinde patlar ile yaptılar. Arayı daha fazla açmayacaklarının sözünü verdiler. Sonrasında bu güzel konseri envai çeşit içki eşliğinde kutladık. Çok keyifli bir geceydi, sabahın köründe kalkmam gerekiyordu ama yine de onlarla eğlenmeyi tercih ettim.


Bu konserin tadı damağımda kaldı ve bu yüzden sizlerle paylaşmaya karar verdim bütün olan biteni. Ve bir de aklıma takılan bir mevzu var, onu paylaşmam gerekiyor:

Albümlü, klipleri tvlerde dönen, pr destekli bir sürü grup boş mekanlara, hissiz seyirciye çalarken, basılı materyalleri olmayan (abd'de yayınlanan ep'lerini saymazsak), bir tane amatör bir klibi olan ve 3 yıldır ortalıkta gözükmeyen bir grubun tıklım tıklım bir salonda yerinde duramayan, bütün şarkıları ezbere söyleyen bir seyirci kitlesine çalması türkiye'de müzik sektöründe malesef işi bilmeyen veya işi bilip kolaya kaçanların işbaşında olduğunu kanıtlıyor bence. Malesef sektörde idealist, girişken yapımcı ve menajer yok denecek kadar az. Yavaş yavaş sayıları artacak, buna inanıyorum.


Bookmark and Share

1 yorum:

  1. şahane yazı olmuş. okurken çok çok heyecanlandım açıkçası. second'dan yeni bir nota duymayalı yıllar oldu ama hala yaptıkları şarkılar dinlenmeye devam ediyor. eline sağlık.

    bir tur falan yapsalar şahane olabilir.

    YanıtlaSil