Photobucket

3 Şubat 2014 Pazartesi

7,5 Ayda Devrialem


























7,5 Ayda Devrialem

Leman dergisinin çizerlerinden Mehmet Çağçağ'ı bilir misin? Daral ve Timsah en ünlü karakterleridir ama çizgileriyle anlattığı enteresan anıları ve hikayelerini çok severim. 15 yıl kadar önceydi, bir köyde geçen ve köylülerin teknolojiye uyumu ve uyumsuzluğunu anlattığı bir anısı vardı. En sonunda da şuna benzer bir cümle kurmuştu:

Batının 100 - 150 yılda geçirdiği sanayi devrimini, teknolojik gelişmeleri 25 - 30 yıla sığdırmak istersen olacağı budur işte..

Cümlesi tam olarak böyle değildi ama buna benzer bir şey ifade etmişti. Eğer ileride birileri 2013 yılı açısından Türkiye'yi özetlemek istese buna benzer bir cümle kurmak zorunda.

30 küsur yıldır yapmamız gereken şeyi yılın son 7,5 ayına sıkıştırınca cidden enteresan görüntüler çıkmaya başladı yalnız ve güzel ülkemizde. 11 Mayıs günü ülkenin en güneyindeki ilimiz Hatay'dan kötü haber geldi. O tarihten tam 2 hafta önce White Lion solisti Mike Tramp ile Hatay'da olduğum için çok etkilenmiştim olandan, çünkü 1 günlük ziyarette Hatay'a aşık olmuştum. Fırsat bulan herkes Hatay'ı ziyaret edip insan gibi yaşamak nasılmış, öğrenmeli bence.

Ve ardından Gezi Parkı… yıllarca efendi efendi oturan insanlar artık oturmamaya karar verdi ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Tabi, Türkiye dünyanın en sık gündem değiştiren ülkesi olduğu için Gezi'den sonra gündem de bir saniye yerinde durmadı ve 2013'ün ikinci yarısı bildiğin gürültülü geçti. Hadi biz bu ülkenin vatandaşıyız hem alışığız hem de anında adapte oluyoruz da dünyaya ne diyeceksin? Şu ülkenin 7,5 ayda yaşadığını İsviçre, Norveç gibi bir ülkede uygulasan akıl hastaneleri dolar taşardı. Biz ise gündelik hayatımıza devam ettiğimiz gibi yeni gündeme de ayak uyduruyoruz.

Eskiden memleket Anathema gibi depresif bir yapıdayken şimdi ise bildiğin Napalm Death olduk! Yıllarca eleştirilen gençler bilgisayar başından kalkıp bilgisayar oyunlarındaki, fantazi filmlerindeki karakterlere dönüştüler. Belki de o yüzden 2013'te Deafheaven ve Oathbreaker gibi genç ve gürültülü grupları keyifle dinledim. Ha, biz yaşlılar da fena değildik hani! Onun da etkisiyle Warlord, Suicidal Tendencies, Voivod, Carcass gibi grupların son albümleri ilaç geldi benim bünyeye. Aradaki nesil de gündüz takım elbise, gece gaz maskeleri ile Volbeat, Ghost gibi grupları gazladılar beynime.

Bakalım 2014'te neler yaşayacağız? Bir şeyler düzelir de nefes alırız umarım.

Ama ne olursa olsun 2013 yılı Türkiye için çok önemli bir yıl olarak kalacak, özellikle de Gezi Parkı…. ulan hepimiz oradaydık be!

Not: Bu yazı HEADBANG dergisinin Ocak 2014 sayısında yayınlanmıştır. Ayrıca, artık HEADBANG dergisi bağımsız bir dergi, bütün ekibini tebrik ediyorum!