Photobucket

14 Nisan 2020 Salı

Dave Prowse (Darth Vader) Röportajı - Eylül 2010

"Darth Vader ne?" diyorsan hemen kapat bu sayfayı! Ya da dur ya, kapatma, zira röportaj içinde Stanley Kubrick, Superman falan da var, okuyabilirsin :)

2010 yazıydı, o zamanlar çıkan 46 dergisinin editörü Eren Erdem aradı ve şöyle bir sohbet oldu:

- Dave Prowse ile röportaj yapar mısın?
- Yapmaz mıyım lan?? Süper!
- Şu ana kadar aradığım 4. kişisin ve "Dave Prowse kim?" demediğin için bu röportajı sen yap abi.

Aynen bu şekilde kaptım röportajı. JBC Yayıncılık tarafından piyasaya çıkan Darth Vader dergisinin ilk sayısı için yapılan tanıtım partisine davetli olarak serinin esas üçlemesinde Darth Vader'ı canlandıran Dave Prowse gelmişti, kendisiyle Mehmet Turgut'un stüdyosunda güzel bir röportaj yaptık.

Ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut tarafından yayınlanan 46 dergisi için 2 röportaj yaptım, diğeri de Alman Punk grubu Die Toten Hosen ile oldu. İkisi de aynı sayıda yayınlandı. Kasım 2010'da yayınlanan bu sayının ismi Black Edition olduğu için röportaj yapılan kişilerin hayatlarındaki karanlık zamanları da soruyorduk, o yüzden röportajda böyle bir soru da var.

Röportajdan tek fotoğrafımız :(

Bu röportaj için Eren Erdem, Ertan Ergil, Mehmet Turgut ve Mert Yıldız'a teşekkür ederim. Ayrıca, basılı dergiden yazıyı bilgisayara aktarmama yardım eden Levent Büyükünal'a da teşekkür ederim.


KARANLIKLAR LORDU
DARTH VADER / DAVE PROWSE

Dünyada ilk kez yayınlanan Darth Vader çizgi romanının tanıtımı için JBC Yayıncılık'ın davetlisi olarak İstanbul'a gelen Dave Prowse, yani Darth Vader'in içindeki adam, 46 ofisindeydi. Şimdi bir düşünün bakalım, karanlıklar lordu Darth Vader'i kaç kez sorgu sandalyesine oturtmak istediniz? Kaç kez bu karakteri canlandıran adamın özelini merak ettiniz?



BURADA GALİBA KIMSENİN BİRBİRİNE SAYGISI YOK 

Öncelikle Türkiye ye hoşgeldin. ilk gelişin mi?

Hayır, geçen yıl gelmiştim, Göcek'te tatil yapmıştım, bu ikinci ama İstanbul'a ilk kez geldim.

Şehri gezme fırsatın oldu mu? 

Çok gezdim, birçok yere arabayla gittik ama inip de gezme fırsatım olmadı, İngiltere'ye 2 gün sonra döneceğim, o yüzden yarın gezmeyi planlıyorum. Sadece şunu söyleyebilirim ki İstanbul şoförlerinin tarzı beni fazlasıyla korkuttu. Burada galiba kimsenin birbirine saygısı yok, kimsenin bir diğerine yol vermek gibi bir fikri yok. Herkes yolun kendisine ait olduğunu sanıyor! 50 yıldan fazladır araba sürüyorum, böyle bir teknik dünyanın hiçbir yerinde görmedim.

Biz yollarda Formula 1 pilotları yetiştiriyoruz! 

Doğrudur!

Peki o halde, hızlı başlayan sohbete yayınlanan çizgi romandan bahsederek devam edelim. Beğendin mi?

Çok beğendim gerçekten güzel bir çalışma ve üzerinde uğraşılmış. Klas bir çalışma, böyle güzel bir eserde adınızın geçiyor oluşu çok mutluluk verici. Önceden gazete kağıdına falan basılacağını düşünüyordum, bu kadar kaliteli bir baskı olacağını da hiç düşünmemiştim. JBC yayıncılık gerçekten de iyi iş çıkarmış diye düşünüyorum. Ayrıca, basta Ertan Ergil olmak üzere bütün JBC Yayıncılık ailesine teşekkür etmek isterim. İstanbul'a gelmem için çok uğraştılar ve şu an burada kendilerinden çok güzel misafirperverlik görüyorum.

Foto: Mehmet Turgut

BEN BİR AKTÖR DEĞİLİM 

Biz de ilk gördüğümüzde çok heyecanlandık zaten. Star Wars macerası başta olmak üzere hayat hikayeni senden dinlesek? Örneğin, oyunculuk işine nasıl girdin? 

Öncelikle şunu belirtmem lazım, ben bir aktör, oyuncu değilim. Çünkü filmlerde oyunculuğumdan çok vücudum kullanıldı! Oyunculuk maceram ise çok ilginç bir şekilde başladı. Ben esasta vücutçuyum. 15 yaşındayken Mr. Universe olmak istiyordum, 25 yaşına geldiğimde Mr. Universe'e katılabildim. Daha sonra haltere başladım. 15 ay içerisinde İngiltere ağır siklet şampiyonu oldum.

Bu boyla biraz zor değil mi? Zira biz hep kısa boylu haltercilere alışığız...

Dediğin doğru, uzun boy halter için büyük dezavantaj ama bazı konularda da büyük avantaj. Halteri yerden çekerken buyuk avantaj ama özellikle koparmada halteri omuz hizanızdan yukarı kaldırırken büyük bir dezavantaj oluyor. 1961'de İngiltere 3.sü, 1962'de ise şampiyon oldum. 1964'te olimpiyatlara hazırlanıyordum fakat olimpiyatlara gitmemize kısa bir süre kala halter federasyonu bütçesi olmadığını söyleyerek bizi göndermedi. Ben de bunun üzerine vücut geliştirme, halter gibi bilgilerimi profesyonel anlamda kullanmaya karar verdim.

Kullanabildin mi? 

Evet, hatta vücut geliştirme aletleri satan bir firmanın satış müdürü oldum. Buraya gelirken o firmanın (WIEDER) şubesini gördüm İstanbul'da! Bütün Britanya'yı gezdim, vücut geliştirme aletleri, hapları, destekleyici ürünlerini sattım. Aynıca, Mayfair isimli bir spor salonunda çalışmalarıma devam ediyordum, bu salon aynca bir dublör ajansına bağlıydı. Bu ajanstan bir yetkili bana gösteri dünyasına girmek isteyip istemediğimi sordu. Ben de daha önce hiç oyunculuk yapmadım, bilemem dedim. "Sen dert etme" dedi ve bir kaç hafta sonra bana bir iş teklifinde bulundu. Mermaid isimli büyük bir tiyatro salonunda oynanacak bir oyuna gönderdi beni. Oyunun yönetmeni Bernard Myles, ki çok önemli bir tiyatrocudur, 'Don't Let Summer Come' isimli oyunun sonunda başrol oyuncusu yatak üzerindeyken ölüyor ve öldüğü anlaşılsın diye vücudunun havaya kalkması gerekiyordu. Birkaç mekanik düzenek kurmaya kalkışmışlar ama istedikleri şekilde olmayınca güçlü bir adama yaptıralım bunu demişler.

Ve sen kabul ettin... 

Evet! Baktım aktör çok da cüsseli ve ağır değil kabul ettim. Provalarda nereden tutacağımı falan sordum ve oyunda bu sahneyi canlandırdım. Oyunun bana çok büyük bir faydası oldu, oyuncular sendikasına girdim. Çünkü tiyatroda oynayabilmeniz için oyuncular sendikasına üye olmanız gerekiyordu. İşin ilginci, sendikaya girmek için de bir oyunda oynamanız gerekiyordu. Bu yüzden bu oyun bir anlamda hayatımın yönünü değiştirdi. Bir kartopunun yuvarlanıp çığ haline gelmesi gibi.

Sonrasında Championship diye bir dizi vardı galiba? 

The Champions, öyle bir tv programımız oldu.

Green Cross Code? 

Ha, o daha sonra, 'Star Wars' zamanı oldu o.



EGER STANLEY KUBRICK İLE ÇALIŞABİLMİŞSENİZ HERKESLE ÇALIŞABİLİRSİNİZ

O zaman sırayla gidersek Clockwork Orange var sırada? 

Evet! Clockwork Orange kariyerimdeki en önemli adımdı. 1970'te çekildi ve 1971'de vizyona girdi. Ardından Stanley Kubrick ölüm tehditleri üzerine filmi vizyondan çekti ve "Kimse bu filmi bir daha göremez!" dedi. Ama işin ilginci, George Lucas bu filmi seyretmiş ve beni orada görmüş. Star Wars'un cast seçimleri sırasında 20th Century Fox'un Londra şubesine beni sormuş, bana ulaşmalarını söylemiş. Tesadüfen oradaki yetkili de beni tanıdığından anında bana ulaştılar. Kendisiyle görüştüm, bana Star Wars'dan bahsetti ve bu filmde beni iki rol için uygun bulduğunu söyledi. Ben de hangi roller diye sorunca, birincisi Chewbacca dedi. tabi ki "O da ne?" diye sordum. "Bol tüylü bir goril" dedi. O an hayal kırıklığına uğradım, 3 ay boyunca goril kostümüyle dolaşmak, bana pek iç açıcı gelmedi!

Sonra?

Diğer karakteri sordum o da “Darth Vader adında, filmin en kötü karakteri" dedi. Ben de "Kötü karakteri oynarım ben" dedim ve böylece Darth Vader oldum!

Star Wars ile ilgili konuşmaya devam edeceğiz ama hazır konusu açılmışken biraz Clockwork Orange ve Stanley Kubrick hakkında konuşabilir miyiz?

Tabii ki, sevinirim, çok saygı duyduğum biridir.

Peki, Stanley Kubrick gibi bir ustayla çalışmak nasıl bir şey? 

Stanley Kubrick filminde, kısa bir rolde bile olsa, oynamış olmak çok önemli bir referans. Kendisi çalışılması çok zor bir yönetmen. Eğer Stanley Kubrick ile çalışabilmişseniz, herkesle çalışabilirsiniz! Çok ilginç bir insandı. Bir sahneyi 20. kez çekmeden içi rahat etmezdi.  Bir de çok şanslı bir insan, çünkü camiada büyük saygı gören bir kişi olduğundan istediğini rahatlıkla yapabiliyordu. Bütün oyuncular onunla çalışmak istediğinden istediği oyuncuyu seçme şansı vardı. Film şirketleri de onun yaptıklarına inandığından ne ekonomi ne de zaman konusunda sıkıntı çekmiyordu. Bütün bu şartlar altında tabii ki kötü bir film yapamazsınız. Stanley Kubrick ile ilgili söyleyebileceğim bir diğer şey de herkesin ondan korktuğudur. Tekrar tekrar çekimlere kimse gıkını çıkaramazdı. Birçok oyuncuyu ağlattığını gördüm!

Seni de ağlattı mı?

Hayır tabii ki!

Kimi ağlattı mesela?

John Savident'i mesela! Clockwork Orange'in çekimlerinde bilardo toplarını deliğe sokmaya çalışıyordu, 20'den fazla çekildi sahne. Artık John öyle çıldırmıştı ki bir ara bilardo masasına yaslanıp hüngür hüngür ağladığını gördüm! Ama Stanley böyle zor çalışan bir adamdı. Benim Malcolm McDowell'i taşıdığım sahneyi durmadan tekrarladı, sonrasında kollarım 3 gün ağrıdı! Ona rağmen beni başka bir sahne için çağırdılar ve Patrick Magee'yi tekerlekli sandalyesiyle taşımam gerektiğini söyledi. Patrick en az 80 kiloydu, tekerlekli sandalye de nereden baksan 30 kilo eder. Stanley'e sordum "Patrick'i merdivenlerden indireceğim, onu yere koyacağım, sonra da masaya mı koyacağım", o da "Evet, tabii" dedi. O anda delirdim ama yapacak bir şey yoktu. 6 veya 8 çekim yapıldı o sahne için.

Clockwork Orange'da Dave Prowse'un olduğu sahneler

Çok zor bir çalışma şekli... 

Evet öyle, ama sonrasında Stanley ile iyi arkadaş olduk hatta arada bir evine gider çay içer, sohbet ederdik. Ardından Full Metal Jacket'i çekeceği zaman beni aradı, "Sizin spor salonunda güneş banyosu var mı?” diye sordu. "Var, niye?" dedim o da "Film Vietnam'da geçiyor ama İngiltere'de çekilecek ve 4 aktör bembeyaz geliyor, onların bronzlaşmış olması lazım!" dedi, aktörleri spor salonumuza gönderdi ve her gün güneş banyosuna soktuk. Birkaç haftada istediği hale gelmişlerdi.

Clockwork Orange'da oyuncular teatral oyunculuk sergiliyordu ama senin rolün çok doğaldı. O mu böyle istedi? 

Benim oyunculuğumda bir diyalog falan yoktu. Bir de ben hiç drama eğitimi almadım. Sonuçta sinema sektörüne vücutçuluk ve haltercilikten geldim. Biri bana sen bir aktörsün dediğinde "Yo, ben aktör değil hiçbir zaman da aktör olmadım" derim. Çok önemli filmlerin içinde irili ufaklı rollerde yer alma şansım oldu, o kadar. Bir keresinde kısa metrajlı bir filmde oynamıştım, bir gün yönetmen aradı ve bir yarışmada en ivi yardımcı erkek oyuncu adayı olduğumu söyledi! Çok saçmaydı!

Foto: Mehmet Turgut

CHEWBACCAYI KOCAAYAK SANIP VURABİLİRLERDİ!

Star Wars'a dönersek, birkaç önemli sahneyi konuşmak isterim. Örneğin, A New Hope'un ilk sahnesinde bir asiyi boynundan tutup havaya kaldırıyordun. Bir yerde bunu gerçekten yaptığını okumuştum. Doğru mu? 

Hayır tabi ki istesem yapabilirdim ama tehlikeli bir hareket o. Oradaki aktör normalde bir sandalye üzerindeydi. Ayaklarının göründüğü sahnede de onu omuzlarından kaldırmıştım. 

Empire Strikes Back'in sonundaki ışın kılıcı sahnesinde Luke'a "Ben senin babanım" dediğin sahnede başka bir şey demişsin? 

Evet, filmin galasına gidene kadar Luke'un babasını canlandırdığımı bilmiyordum. O sahnede ona "Babanı ben öldürdüm" diyordum ama James Earl Jones orayı seslendirirken "Ben senin babanım" olarak seslendirmiş.

Mark Hamill biliyor muydu? 

Mark biliyormuş.

Niye böyle bir şey yapmışlar? 

Bunu bir sır olarak tutmak istiyorlardı ve ben o sıralar çok röportaj verdiğimden dolayı benden ve birçok oyuncudan bunu gizlemişler,

Zaten Return of the Jedi'ın Endor sahnelerinin çekildiği sette de bütün her şeyin üstünde 'Blue Harvest' yazılıymış, çevre halkı orada Star Wars'un çekildiğini bilmesin diye... 

Evet, ben görmedim o çekimleri ama öyleymiş. Çünkü Darth Vaderli sahneler hep stüdyoda çekildi. Ama şeyi biliyorum; Endor sahneleri California'da bir ormanda çekildi ve Peter Matthew'ı Chewbacca kostümü içindeyken çok uzaklara gitme diye uyarmışlar. Çevredekiler onu Kocaayak veya Yeti sanıp vurabilirler diye!

Return of the Jedi'nin sonlarında Luke Darth Vader'in miğferini çıkarır ve Anakin görünür. Ama orada da sen görünmüyorsun. Sebastian Shaw'u görüyoruz. 

Bunun olacağını duyduğumda biraz endişelendim. Yıllardır içinde oynadığım karakterin yüzünün başka biri olacak olması benim canımı fazla sıktı. Sebastian, Alec Guiness'in çok yakın arkadaşı, o yüzden o role seçildi. Ama sonrasında şöyle düşündüm, Sebastian'a öyle bir makyaj yapılmıştı ki, tanınmayacak haldeydi. Eğer ben olsaydım ben de tanınmayacaktım.

Ben de Sebastian Shaw'un normal fotoğraflarını görünce tanımadım, hatta onun Anakin olduğunu farketmem uzun sürdü! Önceden biliyor muydun bu durumu? Çekimler sırasında mı öğrendin? Ayrıca bu sahnenin seninle çekilmiş hali de var mı?

Önceden biliyordum tabii ki. Benimle deneme çekimleri yapılmadı. Ama ikinci bölümde bir sahne vardır miğferin Darth Vader'in kafasına yerleştirildiği, arkadan çekim. Oradaki kafa benim.

Star Wars'da çok iyi oyuncular var. Ama seriden sonra Harrison Ford hariç kimse ilerleyemedi. Nedeni ne olabilir? 

Prodüktörler ve yönetmenler bazı karakterlerin üzerine oturduğu insanlarla çalışmak istemeyebilir. Bir film çekiyorsunuz, orada Mark Hamill'i değil, Luke Skywalker'ı oynatıyorsunuz aslında, o yüzden olabilir. Harrison'ın şansı hemen sonrasında Indiana Jones'u oynayarak üstündeki Han Solo imajını kaldırtmış olmasıdır.

Retum of the Jedi' bittiğinde ne hissettin? Yıllarca süren bir çalışma sona eriyor... 

Film bittiğinde işim hazırdı, 14 yıl boyunca ilkokul çocukları için yapılan bir kampanyada çalıştım. Okulları gezip trafik bilgileri verdik. Çocuklar benim Darth Vader'i canlandırdığımı biliyorlardı, o yüzden de sorular trafik ile ilgili değil, Star Wars ve Darth Vader ile ilgili oluyordu!

Ha ha kaçınılmaz son! Peki kötü bir karakter ve kahramanı ayn anda oynamak nasıl bir şey? 

Şahane! Belki de o yüzden daha çok tanındım.



HAYATIMDA HİCBİR SEY İCİN KENDİMİ YORMADIM, UĞRAŞMADIM, SUPERMAN ROLÜ  İÇİN UĞRAŞTIĞIM KADAR

Yeni öğrendiğim bir şey var; Superman'in kadrosundaymışsın ama olmamış... 

Yok, kadrosunda olmadım

Wikipedia'da okudum... 

Söyle diyeyim, hayatımda hayatımda hiçbir şey için kendimi yormadım, uğraşmadım, Superman rolü için uğraştığım kadar.

Nasıl? 

Superman Ingiltere'deki Shepperton stüdyolarında çekildi. Çok yakın bir dostum olan Leslie Binder (yönetmen ve agent) bana Superman yapım ekibinin Shepperton stüdyolarında çalışmalara başladığını söyledi. Ben de gidip bir şansımı denemek istedim, çok güzel bir şey olabilirdi. Hatta bana tanıdığı bazı kişilerin kontağını verdi, özellikle prodüktörler Pierre Spengler ve Ilya Salkind'in. Kalktım, gittim, kapıyı çaldım, kısa boylu bir adam açtı kapıyı. Pierre ile görüşmek istediğimi söyledim, "Fransa'da, başka görmek istediğin biri var mı?" dedi. Ben de Ilya Salkind'i görmek isterim deyince “Benim” dedi! Büyük rezalet! Ne istediğimi sordu, ben de 'Superman' rolü için geldiğimi söyledim, o da “Kendin için mi?" dedi, “Evet" dedim. "Yok olmaz, imkansız" dedi. Niye dedim? Bütün ölçülere, tipe falan uyuyorum. "Olmaz, çünkü sen İngilizsin" dedi. Superman karakteri bir Amerikan karakteri ve kesinlikle Amerikalı bir aktör tarafından canlandırılmalıymış! Ama benim vazgeçmeye niyetim yoktu, casting ajansı ile görüştüm, orada da aynı şeyi söylediler. Leslie ye döndüm tekrar, bana yönetmen Dick (Richard) Donner'i görmem gerektiğini söyledi. Daha önceden bir ruj reklamında oynamıştım, o reklamda Superman rolündeydim ve Louis Lane'i taşıyordum. En sonunda "Dudakların çok parlak" diyordum. O reklamın fotoğraflarını falan götürdüm. Dick fotoğraflara baktı "Şahane, fantastik, muazzam" dedikçe ben havaya girdim tabii. En sonunda “Ama seni oynatamayız" dedi, "Niye?" dedim, "Amerikalı değilsin, ondan" dedi! Ama bir hafta sonra Dick aradı ve stüdyoya çağırdı, "işi kaptım!" diye fırladım ama beni Christopher Reeve ile tanıştırdı ve rol için biraz zayıf olduğunu söyledi, en kısa sürede nasıl vücudunu geliştirebileceğimizi sordu. Ben de "Nasıl gözükmesi gerekiyor" deyince "Senin gibi" dedi. Dayanamadım "Ben oynayayım ya" dedim, yine Amerika eveleme gevelemesi başladı. Christopher'i 6 haftada istediği hale getirdik.

Peki onu çalıştırırken nasıl hissediyordun? Kızgın? 

Yok, çok nazik ve çalışkan biriydi, iyi anlaştık ve sıkı çalıştık.

Bu Amerikan - İngiliz çekişmesi yüzünden mi İngiliz milliyetçi partisine üye oldun? 

Hahaha! Evet!

Hatta galiba geçen yıl 4 Haziran'da gerçekleşen AB referandumu hakkında önceden "May The June 4th Be With You" (Star Wars filminde ki “May The Force Be With You" repliğine gönderme olarak)... 

Hayır, demedim, o başka birinin uydurması. Ama ben AB'ye karşıyım çünkü İngiltere'ye hiç katkısı olmadı ve günde 2 milyon pound veriyoruz. Ben bir kaç yerde böyle konuşunca benden rica ettiler bir iki röportaj vereyim diye ben de kabul ettim, fikrimi açıkladım.



STAR WARS İLE HAYATIM TAMAMEN DEĞİŞTİ. BANA ÇOK GÜZEL BİR HAYAT VERDİ. STAR WARS BULUŞMALARI İÇİN DÜNYAYI GEZİYORUM, DAHA NE İSTEYEYİM?

Peki hayatında hiç karanlık, kötü dönemler oldu mu? Star Wars'daki karanlık taraftan bahsetmiyorum tabii. Örneğin bu başarısızlıkla sonuçlanan 'Superman' girişimin?

Hahaha! Olabilir ama çok da değil. İnsanin hayatında inişli, çıkışlı dönemler olabilir. Sonuçta ben çok iyimser bir insanım, hep olayların pozitif yanına bakarım. (Bu sırada Monthy Pyton'dan 'Always Look On The Bright Side Of Life'ı söyledi) Hep parlak yanına bakarım hayatın. Star Wars' ile hayatım tamamen değişti, bana çok güzel bir hayat verdi. Güzel bir eşim, çocuklarım ve torunlarım var. Star Wars buluşmaları için dünyayı geziyorum! Daha ne isteyeyim? Ama son yıllarda yaşın getirdiği sebeplerle biraz fiziksel sıkıntılar çekmeye başladım. Özellikle sağ bacağımdan. Her gün bacağıma pansuman yapılıyor. Hatta normalde mayısta gelecektim İstanbul'a ama bu rahatsızlık yüzünden gelememiştim. Belki de tek sorunum budur. 

Umarız tek sorunun budur ve en kısa sürede iyileşirsin. Bu röportaj için çok teşekkür ederim. 

Ben de teşekkür ederim, röportajın basılı halini de okumak isterim. 

Türkçe olacak ama!

Çevirisini yollarsınız artık.

Tabii ki!