Photobucket

21 Haziran 2011 Salı

Dredg hardcore olmamış!




























Baştan paşa paşa konuşalım, DREDG ile ilişkilerim çok iyi değildir. Fazla ilgilenmediğimden olabilir ama eski albümlerini dinliyorum da çok içlerine giremiyorum bir türlü. Ha, bir Ode To The Sun süper şarkı, hassasıyım.


Neyse, arkadaşlarımız yakın zamanda yeni albüm yayınladılar Chuckles & Mr. Squeezy adında. Dediğim gibi çok sevişmediğim için gençlerle "la bana mı yayınladılar bu albümü" diyip dinlemedim tabi ki. Ama arada bir albüm hakkında analı bacılı küfürlere varana dek yorumlar görünce merak ettim lan. Adamlar ne yapmış da bu kadar ağır eleştiriler alıyorlar dedim ve idirdim albümü. Daha ilk saniyede şoka girdim!




"Gitarlar şimdi girecek", "dur dur, distorşını patlatacaklar" dedikçe girmedi gitarlar, distorşınlar patlamadı bir türlü. Ama "lan güzel şarkıymış ama bu" dedim içimden. Upon Returning ile girdi distorşınlı gitarlar ama acaip bi distorşın. Üçüncü şarkı The Tent'e bi geldik, kendimi Portishead şarkısı dinler gibi hissettim bir an! Sonrasında gelen Somebody Is Laughing ise albümün en güzel şarkılarından biri, geriden gelen vokaller, nakaratı, vs falan tam radio friendly bir şarkı.




Ardından gelen post new wave tadındaki Down Without A Fight ile albümden bir hardcoreculuk, bir metalcilik beklemektense albümün özüne inmenin daha faydalı olacağını düşünüp kendimi akıntıya bırakıverdim ve o sırada karşıma The Thought Of Losing You çıkıverdi!


Hatun abiyi nasıl terk ettiyse, terk etmeden önce de nasıl heveslendirdiyse adam resmen "seni unutmak diye bir seçenek yok laaan" diyor. Ömer Üründül olsa "Enteresan" derdi. Her güzel albümün bir sıkıcı şarkısı vardır, sanırım nazar değmesin diye koyuyorlar, bu albümde de o kontenjandan albüme giren Kalathat ile bu sıkıcılığı tadıyoruz ki bir sonraki Sun Goes Down'ın değerini daha iyi anlayalım. Ardından inanılmaz derecede 90'lar kokan The Ornament geliyor ki kendinizi bir Crowded House dinliyor gibi hissedebilirsiniz. Tam bitti 90'lar derken iyice zıvanadan çıkmış bir 90'lar şarkısı kıvamındaki Where I'll End Up çıkageliyor, yüce rabbimize binlerce şükürler olsun ki bu şarkıda Crowded House tadı yok.


Ve işte geldik albümün sonuna, en bombastik şarkılardan birini en sona saklamışlar! Fado şarkısıymış havasında giren şarkıda klasik gitarlar, kontrbas, efektler, akordiyon, vokaller falan hepsi muhteşem bir şekilde kullanılmış. Dinlerken "la Ennio Morricone'nin böyle şarkısı var mıydı" diyebilirsiniz.


Bence albümün en güzel şarkısı bu ama tek başına dinlediğimde aynı zevki alamıyorum, mutlaka albümü tamamen dinleyip sonradan dinlemek gerekiyor. Sakın, Judas Priest'in Nostradamus'da yaptığı gibi bütün albümü bir şarkının introsu gibi yapmışlar diye düşünmeyin. Albüm iyi ama son şarkının keyfi albümün bütününde daha çok ortaya çıkıyor.

"Özet geç piç" demeyin diye bu albümle ilgili yazımı bir kaç cümle ile bitirmek istiyorum:

- Yalan yok, Jimmy Eat World'un Bleed American'ından beri aklımı böylesine alan emo tabanlı bir albüm olmamıştı.

- Eminim Dredg fanlarının büyük çoğunluğu bu albüm yüzünden Dredg'den nefret edecektir ama ben bu adamları bu albümle sevmeye başladım.

- Sanırım 90'larda bile bu kadar çok 90 kokan albüm yapılmamıştır.

- Bencilce olacak ama umarım Dredg müzikal yolculuğuna bu şekilde devam eder.

- Şu an 2011 yılının yarısının dolmasına bile 10 gün var ama bu albüm açık ara yılın albümü benim nazarımda.

- Evet.

Lego Metal!

Birkaç ay önce mekanik adamlarla yapılmış videoklipler şey etmiştim, şimdi de sırada Lego ile yapılan klipler:










Bu da metalci olmayan Lego olayı. Manyak mısınız olm siz???


İlk yönetmenlik denemem!




























Denemeseydim keşke! 15 Mayıs 2011 günü Dorock'ta grubum NITRO'nun konseri vardı. İlk albümümüz We Are Nitro'nun kutlamasını yaptık. Eskisi Gibi ve Chopstick Suicide da bize eşlik ettiler. İki grubun da ayrı ayrı hassasıyım!

Neyse, o konserde çekilen görüntüleri düzensiz bir şekilde sıraya dizip alttan da verdim albümümüzün açılış şarkısı Suicide Trip'i, oldu mu sana video klip!


Klibin altında bilgiler yazıyor da siz youtube'dan değil buradan izlersiniz diye buraya da yazıyorum aynı bilgileri:

BELEŞ İNDİR: http://www.nitrotr.com

"İnsanlık onuru depresif müziği yenecek"

NITRO "We Are Nitro"

01. Suicide Trip
02. Kill Him Now
03. Freedoom
04. Ben de seni
05. My Old Shoes
06. I Just Wanna
07. Carry On
08. Tell Me Something
09. Save Me
10. Köyün Delisi
11. Serve Cold
12. Is Thıs The World
13. We Are Nitro
14. World Is Flat

Recorded @ BEEFSOUND STUDIO (IST)

Recorded, Mixed, Mastered by Deniz Tuncer



GG ALLIN is alive!





















Bu blogu açtığımda yazdığım ilk yazı GG Allin ve onun belgeselini çeken yönetmen Todd Phillips hakındaydı. Hazır abinin yeni filmi HANGOVER 2 ortamları dağıtırken bunun ekmeğinden faydalanayım diye bu okuduğunuz yazıyı yazdığımı sanıyorsan aldanıyorsun dostum!

Zira, GG Allin'in abisi Merle Allin önderliğindeki MURDER JUNKIES yıllar sonra ilk kez gerçek bir albüm yayınladı: ROAD KILLER






















Bugüne de hep bir GG ALLIN TRIBUTE BAND havasında takılan MURDER JUNKIES turnelerde falan paso GG ALLIN şarkılarını çaldı durdu ama sanırım bu tarz takılmak abileri kesmemiş ki bir albüm kaydetmişler. Baştan ifade etmem lazım ki, bu albüm resmen bir GG ALLIN albümü! Leş, pis, iğrenç ve saldırgan. Hataları, kusurları takmamışlar. Yazılabilecek en leş sözleri de yazmışlar. İşin ilginç yanı vokaldeki PP Duvay (They Hate Us grubunun solisti) ses olarak aynı GG Allin!


Albüm baştan sona umarsız, yüzeysel, basit, güçlü şarkılardan oluşmakta. Benim favorilerimden biri 48 Days.


Ancak bu albümü özel kılan şey ise albümün sonuna sakladıkları şarkı:


Adından da anlaşılacağı üzere katıksız bir GG Allin şarkısı olan Piss Drinking Jew aslında GG Allin'in ölmeden önce yazdığı son şarkılardan biri ve ilk kez insan içine çıkıyor.

Merle Allin, sözüm sana: Eğer bu şarkının GG Allin vokali ile kaydedilmiş bir demosu var ve bunu yayınlamazsan adam değilsin!

Not: Yazının başındaki GG ALLIN resmi kendisine hediye ettiğim kalemlerle yengeniz tarafından çizilmiştir!